Saygıdeğer Türk Milleti.
23. Türk Devleti ilanı ve kuruluşu vesilesiyle, bayramınızı en içten
dileklerimle kutlarım. Biz, içinde bulunuduğumuz yüzyılda mutlak bir onur,
gurur vesilesi olarak kurduğumuz ve geliştirdiğimiz devletimizle gurur
duyuyoruz. Haklı gururumuzu şanlı tarihimizle perçinlemiş, ve tüm Dünya Türk Devletleri olarak büyük Türk Devletine yakışan bir biçimde tek yürek olan Türk
milletine olan minnetimi ifade etmek isterim.
Türk Devleti olarak bize tabi olan, olmayan herkese eşit
mesafede ve adiliz. Artık bu yeryüzünde kimseye korku, huzursuzluk yok. Fitne,
fesatlık, bozgunculuk, yapmacıklık, siyaset ve politika 23 sene evvel toprağa
bir daha hiç çıkmayacak şekilde tarafımızdan gömülmüştür. Tüm insanlık; güven
ve huzur içinde yaşasın.
Türk Devlet Başkanı Teoman
2046
Başkent Ankara
23 yıl önce:
Asırlardır düzmece kitapları ve hain fikirleriyle insanların
üzerinde bir sisteme sahip olmuş, ekonomik, politik, siyasi, sosyal sistemlerin
tasarımcısı, kurucusu, ve tepesinde makinisti haline gelen yegane ve büyük
sistem kurucu rolü ile mutlak güce sahip olmayı tek hedef haline getiren
siyonist sistem 2000 li yıllarda kendini iyice su yüzeyinde göstermeye
başlamıştı.
Tarihte Amerikanın kurulması ile birlikte ilk masonik devletini de
elde eden siyonist yahudiler, banka sistemini geliştirerek sanayi ve endüstride
büyük adımlarla birlikte insanların iş ve sosyal yaşamlarında kontrol sahibi
olmaya, ekonomi sistemiyle kaynakların yükselen nüfusa göre az ancak daha
pahalı bedellerle dağıtımına etki ettiler.
Banka sistemine köle olan çoğu insan borçlarını ödemek
uğruna daha fazla çalışmaya, işlerinde tutunabilmek veya iş bulabilmek için
Onurunu, gururunu, haysiyetini kendi ayaklarıyla ezmeye mecbur oldu.
Bunlarla birlikte Amerikan ekonomisinin petrole bağlı hale getirilmesi ile ‘’petrol uğruna’’ gibi gösterilen yapmacık savaşlar ve zulüm gösterileri, sanki petrolün sadece ortadoğu ülkelerine varmış gibi yeni kurulacak olan israil devletinin etrafında cereyan etmesi sağlanacaktı.
Bunlarla birlikte Amerikan ekonomisinin petrole bağlı hale getirilmesi ile ‘’petrol uğruna’’ gibi gösterilen yapmacık savaşlar ve zulüm gösterileri, sanki petrolün sadece ortadoğu ülkelerine varmış gibi yeni kurulacak olan israil devletinin etrafında cereyan etmesi sağlanacaktı.
2000’lerde siyasi çalışmalar ve politik sataşmalar,
tutarsızlıklar, ikiyüzlülükler hız kazandı. Devletler suni soğuk savaşlar ve
sataşmalarla halkların dikkatini başka yönlere çekmeyi başardı. Kurulan medya
sistemi, eğitim ve giderek kötüye giden ekonomik durum milletleri sadece bu
meselelerle uğraşmaya daha fazla itti. Giderek büyüyen tüketim anlayışı da
medya tarafından pompalanacak, sürekli kötüye giden eğitim, sağlık, temel yaşam
hakları insanları sürekli yeni kaynaklar bulmaya, ve başka bir şey düşünmemeye
itecekti.
Bu durum, 2007 den sonra çok daha yüksek bir ivme alarak
yükselişe geçti. Irak savaşı, afganistan, iran.. İsrailin etrafındaki ateş
giderek yükseltildi ve bölge ‘’terör bölgesi’’ insanlar da ‘’terörist
müslümanlar’’ olarak dünyaya tanıtıldı. Medyanın gücü yine başrollerdeydi.
Atılan 20 megatonluk bir bombadan çok daha etkili olan medya bombası, takip
eden tüm insanların beyinlerinde daha büyük etkiye yol açtı. ‘’İtibarsızlaştırma’’
silahı hedefleri tam isabetle vuruyordu.
Sonraki yıllarda baskı, siyasi ve ekonomik zeminde daha
fazla arttı. Toplumlar arasındaki psikolojik ayrılıklar, bu baskılar sayesinde
daha güçlü ortaya çıkartılabildi. Baskı ve çaresizlikleri artan insanlar, medyanın
kendilerine fısıldadığı dini, ırksal,
mezhepsel, fikir ayrılıklarını daha çabuk kabul ettiler.
Kafası maddi durum, tüketim, medya, yaşam zorlukları ile
sarhoş edilmiş beyinler asla gerçeği düşünmediler.
Medya kendilerine ne verirse aynen kabul ettiler. Haberlerde
takım elbiseli ve kartviziti sağlam olan her kim olursa olsun ‘’bu adam işi biliyor’’
dediler. Ve asırlarca yanyana yaşadığı insanlardan artık ‘’farklı’’ olduklarını
kabul ettiler. Bunun bir sonraki adımı da aslında ‘’düşman’’ oldukları yalanı olacaktı.
Siyonizm kontrolündeki sistemlerle insanlara baskılarını bir
yandan sürdürüyorken bir yandan da düşünüp sisteme engel olmayan insanlar sayesinde
rahatça amaçladıkları devletlerine kudüsü de ekleyerek sahip oluyorlardı.
Toprağını parayla aldıkları devletlerini büyütmüşler, kendilerinden olan
yahudileri devletlerine çoktan doldurmuşlar, şehirlerini, yer altını ve üstünü
kendilerine göre dizayn edip kalkınıyorlardı.
Kısa süre sonra da dünyanın ‘’süpergüç’’ modelini, amerikanın
israile devretmesi kaçınılmaz hale gelecekti.
Siyonizm, 2000 li yıllarda su yüzüne çıkardığı derin
sistemini toprağın üzerinde çalıştırarak, insanlara göstere göstere aleni
biçimde ‘’güç benim’’ diyor, gövde gösterisini sürdürüyordu.
Ve insanlık tarihinin en büyük pazarlamasını da takım
elbiseleri ve yapmacık gülümsemeleriyle yaptılar:
‘’Dinler ve milliyetler savaşların asıl kaynağı oldular,
dinsiz ve millet bilinci olmayan bir dünya, tek merkezli yeni düzen herkes için
daha iyi olacak’’
Asırlar önce tasarladıkları ‘’tüm insanları birbirinin
kopyası haline getirmek, koyunlaştırmak’’ idealini çalıştırdılar, uyguladılar,
ve bu amaç ile de altına imzalarını attılar. Yıllardan beri moda, medya v.b.
yollarla aynı şeyleri tüketen, aynı eğitimi alan, aynı kalıp fikirleri savunan,
aynı yaşam tarzlarıyla hayatını kısıtlayan çoğu insan beyni bu fikri de ‘’artık
savaş olmaz, insanları ayıran bir olgu kalmaz’’ diyerek kabul etti.
Ne de olsa düşünememişti bu ayrılıkları ve bozgunları da
çıkaran siyonizmin ta kendisiydi.
İsrail hedeflediği 2023 yılında ‘’tek dünya devleti’’ ni
resmen ilan etti. Tüm yönetimler ilk önce birleşmiş milletler tarzı bir örgüt
olan tek dünya hükümetine bağlandılar. Her adımlarını resmi olarak da tek dünya
hükümetine bağlı bir şekilde atmaya başladılar.
İnsanlar psikolojik olarak millet, milliyet, bağımsızlık,
kendi kendini idare etmek.. Fikirlerinden adım adım uzaklaştı. Artık savaş ve
zulmün olmayacağını garanti etmiş bir merkezi yönetim altında birleşildi.
Dinlerin gereksizliği her fırsatta vurgulandı. Seküler
(dinsiz) düzen dünya üzerinde yüzeyde hakimiyetini yaymaya başladı. Kalben
inanç sahibi olanlar kişisel olarak inançlarına devam ettiler.
Medya yoluya her fırsatta eski milliyet sistemi, insanların
bir millete ve ümmete bağlı olduğu ve toplum haline geldiği fikri aşşağılık bir
halde hatırlatıldı. Ve dinler yoluyla kafaların tutsak edildiği, aşırı dinci
militanlar üzerinden aşşağılandı.
İnsanları din ve millet kavramlarından uzaklaştırma fikri
böylelikle kolaylıkla desteklendi. Hiçbir kutsalı ve bir olguya bağlılığı
kalmayan insanlar ‘’tek tip kopya insan’’ haline geliyordu şimdi. İlerleyen
yıllarda dünyanın büyük çoğunluğu ‘’aynı fabrikanın ürünü’’ pilli oyuncak
bebeklere dönüştü.
Ezelden beri sadece bu sistemi ve zengin , elit aileleri
koruyan kolluk kuvvetleri bu görevlerini ayan beyan yapmaya başladılar. Kolluk
kuvvetinde olan insanlar da bu sistemin dışına çıktıklarında başlarına
gelecekleri bildiklerinden dolayı verilen görevleri kesin bir şekilde yerine
getirdiler.
Konuşanı susturdular, düşüneni ortadan kaldırdılar.
Diğer insanlar, ortada bir düşünen, aksini söyleyen, ve tek
dünya hükümetine ses çıkaran kalmadığı için, zamanla durumu iyice kabullenerek
‘’tek yönetim’’ fikrini iyice benimseyecekti.
2027’de birleşen milletlerin oluşturduğu ‘’tek dünya
hükümeti’’, birleşen milletlerin isimlerini kaldırarak, hükümetlerin
‘’görevsizliği’’ne karar verdi. Ve fikirbirliği ile ‘’tek dünya hükümeti’’nin
ismi ‘’Tek Dünya Devleti’’ olarak değiştirildi. Kendi yasalarını ve sistemini
tüm dünya için geçerli kılan sistem, insanlık için sisteme itaat, bağlılık,
sürekli mesai ve kesin muhalefetsizliği öngörüyordu.
Bu kısaca kölelik sistemiydi. Buna başkaldıranlar anında
öldürülecek, aksine bir fikir beyan edilmeyecek, yeryüzünde yaşanılacak tek ve
yegane sistem olarak benimsenecekti. Uygulamaya kolaylıkla sokuldu ve
benimsetildi.
İki yıl sonra Kudüs topraklarında Mescid-i Aksaa yıkılmaya
başlanmıştı. Yerine kurulacak olan Süleyman Mabedi, siyonizmin lucifer
hanedanlığı olacaktı.
2033’de zaferlerinin pekiştirilmesi ile mutlak bir güven
duygusu edinen siyonizm, dünyaya hakimiyetin sembolü ve amaçlarının son halkası
olan piramitlerini de tamamladı. Son kat tamamlanmıştı.
General Hakan KARADUMAN
Kurtuluş Orduları Komutanı
2035
Kudüs
Kudüste ortalık durulup tozlar savrulunca kendimizi mescit
meydanında bulduk. Ordu bitap düşmüş, yaralılar, şehitler heryerdeydi.
Kalanlarla birlikte durum değerlendirmesi ve ardından toparlanmaya çalışmak
için Mescid-i Aksaa nın kuzey tarafı, doğu duvarından kapısına doğru yöneldik.
Ayaklarımız
bileklerimize kadar siyonist kanı içindeydi. En güçlü çatışmalar bu bölgede
gerçekleşti. Demir yığınlarının arasından ordunun kalan bölükleri ve 2. Tugay
birlikleri şehir merkezine doğru ilerlediler.
Kullanılmaz hale gelen askeri kamyon, tanklar ve topçu bataryaları bu
zafere şahitlik ediyorlardı. Az sayıda kalmış ordu milyonlarca kişilik bir
güruh gibi şehre indik.
Mescid-i Aksaa’yı
bulduğumuzda kubbe tamamen yıkılmış, avlu duvarları ve batı bölümünün
çatı ve duvarlarının tamamen harap olmuş olduğunu gördük. Giriş kapısı ve
nispeten iç kısmını tutan iki duvar bulunuyordu.
Bölge halkından sağlam olanlar yıllardır yavaş yavaş
müslümanların kalan son kutsalının yıkıldığını, ve altının tünellerle
oyulduğunu söylediler. Aradıkları bişeylerin olduğunu ve onun ne olduğunu
bilenlerin sorgusuz sualsiz öldürüldüğünü anlattılar.
Orduyu istirahat için bölgedeki müsait alanlara
konuşlandırdım. Her ne kadar düşman yenilmiş, orduları ve sistemi tasfiye
edilmişse de, geriye kalan yandaşları ve sistemi tekrar kurmaya çabalayacak
potansiyel siyonistlere karşı hala tetikteyiz.
Arap asıllı timler ve kürtlerden oluşan bölükler de
yanımızdalar. Şehrin dış güvenliğinden sorumlular. Bize ettikleri yemine sadık
kaldılar. Yüzlerine baktığımda bizlerden farkları olmadıklarını görüyorum. Bize
söylenen asırlara yayılmış yalanların etkisizliğini, gönüllere işleyemeyişini
ve bu yalanların kaynağının ortadan kalkmasının yüreklerinde büyüttüğü
kardeşliği eratın içinde hissediyorum. Buradaki bize güç veren etkenlerin
başında gelen yegane his budur başkanım.
Kudüs, kutsal topraklar güvendedir arz ederim.
Aslanbek SULTANBEKOV
Azerbaycan Şehri Valisi
2045
Bakü İlçesi
Türk yurdu başkanına Azerbaycan vilayetinden selam olsun.
Yurdumuzun yeryüzünün dörtbir yanına yayılmış vilayetlerinden olan Azerbaycan
bölgesindeki durum, kurduğumuz devletimiz ve dünyaya yeniden sağladığımız adil
ve insanca düzen sayesinde son derece yüksek moral düzeyindedir.
Devletlerimizi bir araya getirmeden önce abimizdiniz. Şimdi
abi, kardeş hep birlikteyiz. Bu durumu milletimizin her birinin gözlerinden,
gönüllerinden geçenlerden anlıyorum. Araya sınır çizgileri çekilmiş olsada
gönül birlikteliği olan bu millet, asla ayrılıklarla birbirinden kopamazdı.
Herkesin gönlünden geçen, yaşadığımız gerçek hayatta fiilen
gerçekleşmiştir. Milletçe biriz, birlikteyiz.
Azerbaycan vilayetinde yaşayan toplumumuz drumdan
minnettardır. Allahın verdiği canı gönül rahatlığıyla verecek olmasından ötürü
yüzler gülüyor. Ordularımız ve devletimizin başardığı bu işler neticesinde
milletimizin siz devlet başkanlarımıza, bizlere duyduğu sevgi inanılmaz
düzeydedir.
Kardeşiniz Aslanbek. Yeşil ve güzel Azerbaycan şehrinizden
size selam eder.
Ahmed AYTMATOV
Çeçenistan Şehri Valisi
2045
Değerli başkanım ve Türk milleti. Biz Çeçen
vilayetinde, içinde bulunduğumuz durumdan memnuniyetlerimizi tekrar ve tekrar
dile getirmekten asla sıkılmayacağız. Sizler Türkiye halkı olarak kurduğunuz bu
hak düzeninde birleştiğiniz toplumlar arasında en yüksek bir biçimde yükselen
ve önderlik edenler oldunuz.
Biz de yıllar önce sizlerin fikirlerine uyarak ve fiili
olarak sizin yanınızda olmakla bu şerefe sahip olduk. Düşünüp akıl ettiğimiz
ancak asla başaramayacağımızı sandığmız bir işin içinden çıktık. Buna
siyonizmin yıkılışından önce asla akıl erdiremezdik. Ancak toplumumuzun
iradesi, ve birliğinden gelen kudretiyle, Allah’ın izniyle başardık.
İnsanımız zulüm sisteminden kurtulmanın refahı ve mutluluğu
içerisindedir. Bu zorlu durumu, içinden çıktıktan sonra daha iyi anlıyoruz. Her
ne kadar zorlu olsa da, sizin de söylediğiniz gibi bizim için zor hemen
halledilir, imkansız biraz zaman alır.
Çeçenistan Şehir valisi Ahmed.
General Osman KETENOĞLU
Batı Birlikleri Manevra Komutanı
2035
Münih
Asker toplaaaaan!..
Büyük devletimizin merkezi bilsin ki Almanya’da başlayan
karşı hareket büyümeden başarı ile bastırılmıştır.
Berlin ve Frankfurtta hücrelenen ve örgütleşen yandaşlar bölgede yuvalanmış ve münihe doğru harekete geçmiş bulunmaktaydılar. Münih üzerinde aldığımız istihbaratlar üzerine yuvalandıkları bölgelere baskınlar gerçekleştirmiş bulunmaktayız.
Verdiğimiz kayıplar sınırdan münihe kadar artış göstersede
toparlanmamız uzun sürmemiştir. İlk çatışmalardaki hazır oluşumuz ve isabetli
taktiklerimiz neticesinde Almanyada yeniden yükseltilmek istenen nazi
ırkçılığını bastırmakta zorlanmadık.
Nazi bayaklarıyla ve gamalı haça bürünmüş
güneşleriyle Ku Klux Klan’dan kalma siyonistler, düzensiz biçimde toplanarak
gerilla taktiğiyle vur-kaç hareketı yaptılar. Şehrin sıkışık yapısı ve
bölgedeki yandaşları sayesinde orduda zaiat son gün artmıştır.
Son gün icra edilen F-35 uçuşlarıyla tüm kaleleri ve
şatoları dağıtılan düşman, şehrin gerisindeki dağlara kaçma eğilimine girmiştir.
Ancak geri birliklerde bulunan 3. Dağ komando birlikleri ile yüzyüze gelerek
bozguna uğramakta gecikmediler.
Ordunun ikmal durumu kritik seviyeye gelsede düşmanın tüm
harekat planları engellenmiş, maddi varlıklarına el konmuş, tek bir birey
kalmayacak biçimde ortadan kaldırılmıştır. Planlarında Ankaraya düzenlenecek
olan toplu intihar saldırısı, Başkanlığın bombalanması gibi şemalar ve planlar
ele geçirilmiştir.
Ordunun yiyecek, içeçek ve istikhakları bölgedeki Türk halkı
tarafından sağlanmaktadır. Münih’ deki görevimiz bitene kadar herhangi bir
ikmale lüzum yoktur.
Jiang MEHMETSHI
Japonya Şehri Valisi
2045
Tokyo
Sayın Başkan. Kurduğumuz devlete olan bağlılığımızı toplumumuzun
bazı kesimine anlatmakta ve benimsetmekte güçlük çekiyorduk. Ancak son yıllarda
gördük ki sizin düşünceniz milletleri kendinize uydurmaya veya onları kontrol
etmeye çalışmak değil, zaten bir olan bir milleti yeniden bir araya
getirmekmiş.
Bunu anlatamadığımız ve hissettirmekte zorlandığımız
toplumumuzun bir kısmı da içinde bulunulan ortamdamdan bunu anlamış, son
zamanlardaki birlik, beraberliğin getirdiği o kesin güç duygusu ve kardeşliğin
getirdiği adalet sayesinde milletimizin birliğini benimsemişlerdir.
Siz her fırsatta bizim kardeşlerden oluşan akraba bir toplum
olduğumuzu eskiden beri söylediniz. Biz de bunu hissettik ve Türk milletine
minnetlerimizi dile getirdik.
Biz yıllarca Türki milletlerle akraba bir toplum olduğumuzu
biliyorduk. Ancak bunu geçmişte sizin kadar benimseyemedik. Bundan dolayı üzgün
olduğumuzu tekrar belirtir, saygılar sunarım.
Japonya şehir adası sonsuza kadar size yakındır, asla uzak değildir.
Oğuz BARIŞOĞLU
Hakkari Kaymakamı
2045
Yüksekova
Sayın Başkanım. Bölgede yıllarca süren çatışma ve fikir
ayrılıklarının izlerinin tamamen silindiği hatta unutulduğunu sizlere
memnuniyetle ifade etmek isterim.
Bölgede şu sıralar kurulmakta olan konutlarda herhangi bir
pürüz bulunmamaktadır. Üniversitelere yakın ve ayrıca aldığınız karardaki gibi
van-şırnak ilçelerini de birbirine bağlayan metro hatlarına yakındır. Hava
alanı şehir dışında inşaa edilmektedir.
Demir çelik fabrikası iki yıldır faaliyetini sürdürmektedir.
Yeni açacağımız plütonyum işleme ve linyit fabrikasıyla bölgedeki devlet
işletmelerini 53’den 67’ye çıkartmış bulunuyoruz. Bölge halkından işsiz olan
son üç kişiye de çimento ve asfalt fabrikalarında iş imkanı sağlanmış olup
ailelerine sosyal sigorta ve devlet hakları bağlanmıştır.
Şırnak, batman, mardin ve çevre illerde de durum benzerlik
göstermektedir. Açılan toplu konut sayısı 209, Devlet fabrikaları 102,
üniversite ve diğer eğitim kurumları 50’yi bulmuştur. Bölge halkı iş ve insani
yaşam koşullarına kavuşmuş, ailelerine düzgün bir hayat sunabilme imkanına
kavuşmuştur. Kaçakçılık gibi konular unutulmuş, denetimlere gerek kalmamıştır.
Karakol sayısı oldukça azalmış, orman ve ağaçlandırılmış araziler bunların
yerini almıştır.
Büyük şehirlere yıllar önce göç etmiş bölge halkının
memleketlerine geri dönüşü ve kayıtlarının bu bölgelere alınmasıyla ikametgah,
nüfus gibi bilgilerin merkezi nüfus sistemine aktarılmaları tamamlanmıştır.
13 Şubat 2044 de bölgeye göndermiş olduğunuz resmi yazı
üzerine bölgedeki tüm insanlar sağlık taramasından geçirildi, çocuklara rehber
psikologlar, pedagoglar sağlık hizmetleri verdiler. Eğitim seviyesi ve sağlık
düzeyi, istihtam ve ekonomi büyük vilayetlerle aynı seviyeye hızla
yükselmektedir.
Bölge halkının selamını bildirir, saygılarımı sunarım.
Selçuk AYDAN
Radyo ve Televizyon Kurulu Müdürü
2045
Başkent Ankara
Türk Devleti Başkanlığına;
Türk yurdu ve dış dünyada yayın yapmakta olan tüm medya
organlarında, başkanlık tarafından tebliğ edilen standart ve yayın sistemi
çerçevesinde yıllar önce düzenlediğimiz kurul kararlarımız bugün standartlaşmış
hale gelmiştir. Büyük zaferimizden beri sabahın erken saatlerinde yayına başlayan
tüm organlar:
-İstiklal Marşı ile açılıyor,
-İstiklal Marşı ile kapanıyor.
-Örf ve adetlere uygunsuz içerik kuruldan geçemiyor ve
yayını durduruluyor
-Türk Tarihi ile ilgili yayınlar özel araştırmalar
neticesinde hazırlanılıyor
-Dini yanlış ve batıl inançlarla anlatan programlar kuruldan
geçemiyor
-Halkı özendirici ve haksız rekabete yol açacak reklam ve
programlar yasak
-Erotizm seviyesindeki çıplaklık ve ahlaksızlık yasak
-Ölüm haberlerinin reytinge malzeme edilmesi yasak
-Teröriste ‘’peşmerge-savaşçı’’, Şehide ‘’ölü’’ diyen
kanallar kapatılacak.
-Fitne ve fesatlık dolu, insan ayrımı, şeytanlığı yayan
diziler tamamen kaldırılmıştır.
-Futbol yayınlarının çatışma ve ayrılık özendirici ve
fanatizm dolu tarafları kaldırılmıştır.
Yukarıdaki maddeler ana yayınlar yasasına ek maddelerdir.
Uygulamaya alınmıştır.
Arz ederim.
General Abdullah KARABEKİR
Hicaz Birlikleri Komutanı
2035
Medine İlçesi
Sayın Başkan. Arabistan vilayetindeki durum, büyük savaş
öncesine göre çok daha muazzamdır. Halk,
kurtarıcı olarak gördükleri bizlerden desteklerini esirgememiş, bize gönül
desteğiyle en büyük gücü vermiştir.
Kaçaklar yakalanmış olup, ellerindeki maddi kaynaklara el
konmuş, sahibi oldukları petrol kuyuları ateşe verilmiş, kapatılıp gömülmüştür.
Bölgede konuşlanmış olan siyonist gruplarla ilk gün girilen
çatışmalarda ilk belirlemelere göre verdiğimiz şehit 27 kişidir.
Onlardan verilen leş sayısı 1453 kişidir.
Çatışmaların 3. Günü zafer bizim olmuştur. Kutsal
topraklardan yer altından tekrar örgütlenme çalışmaları yürüten grupları silmiş
bulunuyoruz. Tüm belge ve dökümanlarına el konuldu. Tüm varlıkları tasviye
edildi ve bölgede çalışmada bulundukları tüm binalar, araç gereç, hücreler ve
yer altı tünelleri yok edildi. Tünellerden çıkan ahşap oyması putlar yakılmış,
halka dağıtacakları düşünülen uyuşturucu otlar ve haplar imha edilmiştir.
Zaferimizin içinde bulunduğumuz bu yılında hala köhne ve
eski fikirlerini sürdürmeye acizce çabalayan bu tür böceklerin üremesine asla
izin vermeyeceğimi tekrar belirtirim. Peygamber yurdu kontrol altındadır. Ve
bölgede askeri bir harekata ve kontrole gerek kalmamıştır.
Zamanında düşmanın kurduğu tuzağa düşerek bizim önceki
devletimize hıyanet eden arap çetesi yüzünden hiç suçu olmasa bile çoğu arap
asıllı vatandaşımız utanmakta, yüzümüze bakarken hüzünlenmekte, gönülden hicap
duymaktadır. Gönüllerini kazanarak böyle bir ihtimali ortadan kaldırmışızdır.
Kutsal kitabımızın gerçekleri bölgede tatbik edilmeye
başlanmasının 15. Yılında çoktan bölge halkı değişmiş, israf, lüks
düşkünlüğünün önüne geçilmiştir. Zenginlik ve petrol satışlarından elde edilen
lüks malların satışı ve elde edilen gelirle aşevleri, halkevleri kurulma
faaliyetleri sonuçlarını vermektedir.
Bölge halıkı durumdan memnun ve destekçidir.
Arabistan Şehrinden vatandaşlar size selam ederler.
Orhun ÇELİKTEPE
Kazakistan Valisi
2045
Turkestan
2045
Turkestan
Biz Kazak halkı olarak sizin oluşturduğunuz birliğin bir
parçası ve Türk Devletinin bir şehriyiz. Bunca yıldır Kazakistanın yalçın
dağlarında çok üşümüşüz. Çok yalnız kalmışız. Ancak farketmemişiz.
Anadolunun Oğuz Türklerinin başlattığı ve kurduğu bu adil ve
büyük düzen içerisinde ve yönetiminde bir parça olmaktan. Ve daha da önemlisi
bu sistemin içinde bütünleştirici olmaktan duyduğumuz memnuniyet kelimelerle
ifade edilemez boyutlardadır. Ne desek tam olarak anlamlandırılamayacak,
duygularımız yerine oturmayacaktır.
Uralların coşkun nehirleri artık daha berrak, dağlarındaki
karlar artık erimiştir. Üzerimizdeki örtü kalmıştır. Kazak halkı bunca seneden
sonra artan ve daha çok güçlenen bir biçimde devletine olan güvenini
yinelemektedir.
Atillanın torunlarına selam olsun. Türk yurdu ilelebet
yaşasın.
Murat ŞAHİN
Ergenekon (Eski israil) Valisi
2045
Zaferalanı İlçesi
Türk yurdu Başkanına.
Asırlar önce toplumlaştığımız uzak asya bölgesi olan
Ergenekonun adını verdiğimiz ilimizin Zaferalanı ilçesinde bayrak töreni ile
ulusal marşımız İstiklal Marşı eşliğinde 10. Yıl etkinliğimizi kutlamış
bulunuyoruz.
2 yıl önceki çıkan halk isyanında, halkın içine sızan mason
birlikleri son kozları olan silahlı saldırı taktiğini uygulamışlar ve halktan
66 kişiyi öldürmüşlerdi. Hakkari Dağ ve Komando Tugayından kalkan skorsky
içindeki 10 özel kuvvetler askeri
tepelerine indiği anda son bulan başkaldırış, bugün bölgede unutulmuş
durumdadır.
Hatırlanan ve
unutulmayacak olan ise yapılan asırlık yanlışlar, şeytanın tebliğleri ve ona
uyan bir avuç toplumdur. O toplum yaptıklarını unutmuyor. Fiilen yapmasa bile
yapılana göz yummanın da aynı yanlışa hizmet, yandaşlık olduğunun
bilincindeler. Vicdan sahipleri bu yükün altında ezilmekteler. Gönülleri
mühürlü olanlar ise kontrolümüz altında yaşamlarına devam etmekte ve kendileri
için gelecek vade gününü beklemekteler.
Askeri birlik ve karakollarımız muazzam sayıya ve güce
ulaşmıştır. Asker sayısı ve devletin ağırlığının resmi görevlilerce
hissettirilmesi sayesine bölgedeki kontrolümüz gönüllere ‘’bir daha asla’’ diye
haykırmaktadır.
Ergenekon halkı büyük savaş sırasında içlerinde oluşan
korkuyu savaş sonrası defalarca katlamış, korkudan intihar vakaları yaşanmış,
ancak artık kontrolümüz altında yaşamaktadırlar. Silahlananlar öldürüldü, silah
bırakanlar gözetim altında tutuldu. 2045 yılında ise vaziyet olağandır.
Bölgede dükkan sahibi, işletmeci, zanaatkar işlerini yürüten
Türk Devleti İstihbarat elemanları yılardır verdikleri raporlarda herhangi bir
başkaldırı veya örgütlenme kaydetmemişlerdir.
Son birkaç senedir olağanüstü hal durumuna gerek
kalmamıştır. Halk daha adil ve insana uygun olan yönetimi benimsemiş, herhangi
bir karşı reaksiyon göstermemiştir.
Türk yurdunun Ergenekon bölgesinden selam olsun.
Not: Buranın çayı da tıpkı rizeninki gibidir..
Koray KZDALİNSKY
Moğolistan Şehri Valisi
2045
Ulanbatur
Sayın Başkan. Moğol Türk topraklarında yıllardır hakim olan
kardeşlik rüzgarı bize Ankaradan başlayıp tüm Türk topraklarından geçerek esen
bir fırtına gibidir. O fırtına düşmana yıkıp viran edici, bizlere ise
saçlarımızdan geçen bir meltem esintisi gibidir.
Türk yönetiminin adaleti dosta düşmana işte böyle adildir.
Yıllar önce imzaladığımız kardeşlik antlaşmasını bir kağıda değil gönlümüze
kazımışızdır. Buradaki toplumunuz güven ve adalet içerisinde yaşar ve
sizlere minnetlerini belirtir.
Bir daha milletimiz içinde ayrılık ve sınırların
olmayacağına inancımız ve bağlılığımız tamdır. Kısa hayatımızda bize uzun bir
kardeşlik imkanı veren tüm Türk dostlarımıza ve bu büyük birliği sağlayan tüm
Türki milletlere selamımız vardır.
Tanrı alıncaya, yerinden sökülünceye kadar antlaşmayı
kazıdığımız gönlümüzle hep birlikteyiz.
Türk Devlet Başkanı Teoman
2046
Başkent Ankara
23. Devlet kuruluş bayramımızı kutladığımız bugün valilik ve komuta merkezlerimizden aldığım bazı bildirimler ve raporlar bunlar. Özbek, Kırgız, Türkmen, Altay, Hakas, Uygur, Sibirya, Saka.. diğer vilayetlerden de tebrik dolu bildirimler tüm vilayetler arasında dolaşıyor. Devletimizin dört bir yanında cokun kutlamalar ve bayram havası esiyor.
Biz tarihte hep vardık ve varolmaya da devam edeceğiz.
Yarın da, öbürgün de. Bizler adımızı birlik olmaktan aldık. Türk demek ''güçlü adam'' demektir. Güç de birlikten gelir. Bizler millet olmayı benimsedik. Gücümüzü haktan gelen dosdoğru yola yönelttik. O yolda önümüze çıkan engelleri yoketmek için bu gücü kullandık.
Dünyayı her zaman adalet ve düzenli biçimde yönetmeyi kılavuz edindik. Ve bu sayede gönülleri fethettik. Silah zoruyla ve zulümle değil, saygıyı saygınlıkla hakettik. İnsanlar silahımızın soğuk çeliğinden değil, kurduğumuz insani düzenden çıkmaktan korktular.
Hak ile adaletle hüküm ettik. Hak geldi batıl gitti.
Biz Yaratanın komutan Zülkarneyn ile dünyaya düzen saldığı ordu milletiz. Biz, bir olmuş Türkleriz.
İstanbuldan Yakutistan Türklerine kadar selam olsun.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilKardeşim hemen okuyorum benim dh den üyeliğim banlandı yazılarının takipçisiyim changemart saygılar
YanıtlaSil