25 Aralık 2013 Çarşamba

made in china




 Selamlar başı dönen insan topluluğu. Az kahve içelim belki ayılırız..

 Kafam patlayacak düşünmekten. Ama sonunda cevaplara ulaşılacak olan her düşünce değerlidir.
 Bu biraz sesli düşünme olacak. Konuşacağım bır bır ve birlikte öyleyken böyle diyeceğiz.

  Kız arkadaşıyla uğraşan, onun söylediklerini onaylamayıp, ondan ayrılmayı da göze alamadığı için ortayolcu davranışını bırakamayan berkecan gibiyiz. Ayrılsa, ''eeh yeter lan defol hayatımdan'' dese başka kız bulamayacağını sanan... Kendine güvensiz ama içinde de bi erkeklik gururu kırıntısı olan tipler gibi. Erkekmiyiz karı ağızlımı belli değil.
 Bu konuları bilip, mantık süzgecinden geçirip yinede ''elimden ne gelir benim yeaah'' diyoruz. Karı kızar bişey yaparsak.

 Welcome to Hanımköy..

 Ama meselaye tepeden bakarsak karşımızdaki bu kendini elit sanan zümre (topluluk) daha hanımköy be arkadaşlar. Hakkaten öyle. Geçen yazılarda bu işin ''medeniyetler boyunca tekrar eden bir uygulama'' olduğuyla ilgili konuşmuştuk. Hemde medeniyetlerce tekrar eden bir taklit söz konusu.

 Bizim bildiğimiz tarihte eski eykeliler - lut - babil ve mısır medeniyetlerinden gelen öğreti, şekil, şemal, sembol taklitleri ve kendilerine uyarlayıp acayip ulvi anlamlar yüklemeleri ve inanmaları. Kendi uydurdukları sanı'lara inanmaları hep bir taklit üzerine kurdukları kuralları ve uygulamaları da bunu gösteriyor. Onlar sanıyorlar.

 İnsanların gözüne de soksanız sistemi, anlamzlar. Anlamak istemezler. Üstlerinde meşru olmayan bir sistemin varlığını görmek istemezler. Onlara tv den gösterilen kontrol mekanizmalarına inanırlar. Polis bunun için somut örnektir. Onun otoritesini tanır, soyut bir sistemin varlığına inanmak istemezler.

 Bu siyonist sistem, medeniyetler boyunca şekil değiştirerek insanların üzerinde zulüm ve baskı düzeni oluşturmak için çeşitli materyal - öğreti - sembol gibi araç gereçlerini ustalıkla kullandı. Bu gereçlerin büyük çoğunluğunu etrafından gördüğü olaylardan yada iş ve oluşlardan taklit etmiştir.

 Siyonist batıl inançlarda, ''teslis inancı'' (üçleme) vardır. Hemen her sayısal yada sembolik aracı üçler yada üçün katlarına göre yaparlar. 
 Lucy'nin 666 ismi - masonik sistem basamaklarının 33 adet oluşu ve daha bir ton zırva üçleme hastalığından ötürüdür.

 Ve bu topluluk İslam dinine de bu batıl inançlarından serpiştirdiler. İslam kültürü ve inanışlarına uyarlayarak tabiki.  ''Allah'ın hakkı üçtür'' diye bir zırva vardır. Ticarette, günlük hayatta söylenir bu. Nereden aklımıza gelir kim söylemiştir ilk olarak bilemeyiz. İlkokulda da öğretmediler nereden bilinçaltımıza kazınmış anlayamayız.

 Allah'ın bir konuda bir hakkı olduğunu, onun yarattığı insan nasıl söyleyebilir. Bu yargıyı insan nasıl verebilir? En önemlisi Yaradan'ın nasıl birşey hakkında sınırlı hakkı olur? Neden üç olduğunun hiç önemi yok.
 Bu lafı söylemek bile başlı başına küfürdür. Asiliktir. Ama sıradan bir Anadolu insanı bunu bilmez. Bilmeden söyler. İmanı kuvvetlidir aslında ama bilemez. Ve akıl erdiremez söylerken.

 Demek ki ''yav ben kimim ki beni Yaradan'a hak belirtiyorum. Yargıda bulunuyorum.. Söylediğim şey yanlış olmalı''  O saf anadolu insanı (yada dünyanın herhangi bir yerindeki saf, temiz kalpli ama cahil insan)  Allah'a ''Tanrı'' dendiğinde ''Tanrı değil Allah!!!''  der. Nedenini düşünmeden der. Önceden ezberlediği ve düşünce kütüphanesindeki raflara koyduğu hazır düşünceyi, üzerine hiçbirşey koymadan ''upgrade'' etmeden der..

 Tanrı kelimesinin öz Türkçe'den geldiğini, gökTanrı'dan geldiğini, kendi kültürüne daha yakın olduğunu düşünmeden, sadece Tv'deki amerikan filmlerinde Allah'tan bahsedilirken sürekli ''Tanrı'' dendiği için ''hıristiyanlarınki Tanrı biz müslümanız ve bizim farkımız olmalı Allah'tır bizim söyleyişimiz biz üstünüz onlardan, onlar pis'' diye düşünür ve otomatik olarak Tanrı denmemeli der.

 Bu Tv neymiş arkadaş etkilere bak. Asır geçse kafadan silinmez bunlar..

 Ben ''Siyonist sistem'' derken sadece günümüzde masonluğu kuran, israili devlet yapan, savaşlar çıkarıp bitiren, küresel topluluğu ve gücü kastetmiyorum. Bin yıllar önceden beri varolan bu şeytan planının uygulayıcılarını ve düşünürlerini kastediyorum.
 Yani insanoğlunun Dünya'da yaşamına başladığı andan itibaren yürürlükte olan şeytanın büyük planının tamamını.

 Belki Eykeliler-Babilliler siyonizm değilde baalizm diyordu bunun önemi yok. Kafa aynı kafa. İnsanlar yozlaşmalı ve iyi güzel yoldan, sapkınlık, ahlaksızlık, yozlaşmışlık.... yoluna girmeli.

 Bunu uygulayan şeytan, baphomet, lucifer her ne boksa (Blogda küfür etmemeye özen gösteriyorum ama lucy' ye dayanamam) insanların zayıf noktalarını biliyordu ve hep oraları hedefledi. Para, makam, şöhret, zenginlik, mal mülk, beğenilmek v.b. gibi hırslar biz aciz ve küçük kafalı insanların  Dünya üzerinde isteyip durduğu saçma sapan materyallerdir.

 Bunu adı gibi bilen şeytanımız, sistemi ezelden beri bunların değerli olması temeli üzerine kurdu.
 Bu gibi hırsların ulaşılamaz bir yükseklikte olduğu, ulaşmak için çok çalışmak gerektiği, bunlara ulaşınca mükemmel bir zevkle mutlu olunacağı fikri doğduğumuzdan beri kafamıza görünmez bir balyozla vurulmaktadır.
  Hanginiz yeni aldığınız ultra mega mükemmel telefonunuzla 2 saatten falza mutlu oldunuz? Yada o yaşadığınız tam anlamıyla mutlulukmuydu?

Allah'ın 99 ismi vardır. Hepsini bilmiyorum tabiki ancak bunu baphomete taklit eden siyonistler de ona bir ton isimle seslenmektedir. Lucy, bophomet, ışık getiren, ekmek götüren, ebesinin bale papucu..

 Şimdi ben böyle dalga geçiyorum diye ''eeeh bu ne lan ortaokul muhabbeti'' diyecekler çıkabilir. Sevgili arkadaşım bu konular 11 eylülden sonra çıktı ortaya, popüler oldu. Ben Özal suikastinden beri araştırıyorum sıyıracam kafayı. Ayrıca hiç de ağzımı eyip boynuna fular takan ılık ''Aydın''lar gibi ''Eeeööh şimdi tapınak şovalyeleri kitabı bulunca bakmışlar ki asırlık kadim gizemleri buldular, bunun üzerine şaraplarını içip kutlama yaptılar ve bu sistem onların miras kavgasından ibarettirreeeööhh'' şeklinde konuşamam.

 Bu bilgelik taslamaktır, yanlışı doğru diye vermektir. Siz bakmayın Tv deki masa etrafındaki oturum  programlarına.  (Ayrıca ''düğünümüze siz de davetlisiniz.'' tadındaki güzel temenniler içeren maillerinize teşekkürü bir borç bilirim efenim :))

 Bu şeytana bir ton isimle övgüler yağdıran siyonist kafadaki kişilerin Allah'ın isimlerinin ona övgü olduğunu bilmesi (Allah'ın her bir ismi bir anlam içerir örneğin Tek güç sahibi, akıl dağıtan, kudretli, istediğini anında yapabilen.. gibi) Ve iman ederek tapındıkları şeytana da bu övgülere benzer övgülerle seslenmek istemelerindendir. Yani birebir taklittir.

 Apple elmasının ısırılmış olması ve logonun bir elma olmasının sebebi de ilk insanlar Adem ve Havvanın olayıdır. Bilmeyenler varsa özet geçelim. Bu çiftimiz yaratıldıktan sonra cennette gezerlerken Allah :

 ''Siz yaratılmış olanların en mükemmelisiniz. Siz, özgür birer akıl sahibisiniz ancak size sadece şuradaki elma ağacına dokunmayı yasakladım. Ne yaparsanız yapın ona dokunmayın'' der.
 Bu daha önce insanlara ırkçılık yapmış ve Allah'a karşı gelmiş olan şeytanın sözlerine karşılık Allah'ın insanları test etmek istemesidir.

 Şeytan, daha önce Adem yaratılmışken meleklerin hepsinin önünde eğilmesi sonucu eğilmemiştir ve ''ben insandan daha üstün ve mükemmelim'' demiştir. Bunun üzerine dünyaya kovulmuştur. Ve insandan, kendisine verilen bu cezadan ötürü intikam almak istemektedir.

 Adem kendi halinde gezerken şeytan Havva'ya görünür. Artık melek gibimi göründü bir hayvan gibimi bilemiyorum. (Cinler insanlara çeşitli şekillerde görünebilirler.) Havva'ya; ''Allah'ın şu ağacın elmasından yemenizi istememesi, o ağacın elmasının sihirli olmasından ve ölümsüzlük vermesinden ötürüdür. Yiyin ve ölümsüz olun. Bunu istemezmisiniz?'' diyen gavat lucy, Havva'yı kandırmıştır. Havva da elmayı alıp bir ısırık aldıktan sonra Adem'i yemesi için ikna etmiş ve kandırmıştır.  (Gördünüzmü yazının başındaki Hanımköy durumunu?)

 Sırf bu sebeptendir ki bence kadınlar daha çok kandırılmaktadır. Her mağazanın giriş katları kadınlara ayrılır. Daha kolay ikna edilirler. Bir ton pazarlama satış faaliyeti onlara odaklıdır. Ve cinsel obje yapılmaları da çok kolaydır. Kadınlar canımız ciğerimiz ama içinde şeytanlık olanla işimiz olmaz hacı. (onlar büyüyünce şen dul oluyor zaten)

 Apple, logosunda insanın ilk enayiliğini belgeleyen meyveyi resmetmiştir. Onların batıl inanışlarına göre bu elmalı ürünlerden her alan bu günaha ortak olmakta ve şeytanın kandırma yöntemine bir nebzede olsa başarı eklemektedirler. Evet gerçekten bu derece hasta düşünen tipler..

  Logosunda 666 olan markalar, yada herhangi bir siyonist sembolü kendine marka yapmış tüm şirketler kar oranlarıyla övünür. Elbette her şirket övünür ancak bunların övünmesi biraz daha farklı.

 Her siyonist kontrol ettiği mekanizmayla şeytanın planına hizmet ettiğini bilir ve buna olan sadık hizmetinden gurur duyar. Peki bu herifler bütün bu planı biliyorsa ve bile bile yapıyorsa nasıl kandırıldılar? Onlar ne ikna etti?

 Para, mal, mülk, söhret v.b. olmamalı çünkü bunların dünyadaki değersizliğini onların da bilmesi gerekiyor çünkü bütün hikayeyi biliyorlar.
 Arkadaşım dedelerden gelen bir gelenekten bahsediyorum. Çoğu yahudi ve bütün siyonistler dedelerinden gelen mirasları büyütür, asla yemez, az yer, az içer, bir elbiseyi incelinceye kadar giyerler (Rockafellerin resimlerini aratın ve üstüne başına dikkat edin. Takımları eskidir.)
Ve dişlerinden tırnaklarından arttırıp biriktirdikleri bu serveti Dünya'yı kontrol edecek şirketler açmaya, yöneticileri ve toprakları satın almaya, ve en sonunda büyük israile yatırım amacıyla yaparlar. Bu denli nesilden nesile aktarılan bir öğreti ve şeytana iman etme seviyesindeki tapınmak bu nasıl bir ikna ile mümkün?

 90'lı yılların ortalarında reality show'lar türemişti haber programları çıkmıştı. Şarlatan hacı - hoca haberleri ve programları almış yürümüştü. Bu hocalar bişeyler karaladıkları ve üfürdükleri kağıtlarla onun bunun karısına kızına üfürüyorlardı. Kağıtlar cennetten tapuydu. Arsa satarak yüzlerce mürid topladılar. Ve hatta kendi karısını kızını bu iğrenç adamların eline teslim eden, kilitli kapılar ardına kendi elleriyle bırakan adamlar, analar vardı.

 Bu hocalar bu iğrenç işi ''cennetten tapu'' zırvasıyla çok iyi başardılar. İnsanlar o kadar ikna oldu ki bu fikre, kendi elleriyle karılarını kızlarını vermekten hiç çekinmediler. Ve hocaya duydukları ''saygı''
yüzünden ''hocam ne yapıyorsun içerde bizim hanımla?'' diye sormadılar bile.
 İnsanoğlu acizdir. Cahildir.

 Benim aklıma bu yazılı anlaşmanın çok daha abartılısı, görkemlisi, jan janlısı geliyor. Filmelerde, şarkılarda ''ruhunu şeytana satmak'' lafını duyarız bazen. Siyonistlerin şeytanla yaptıkları bu denli saçma bir anlaşma var.

 Yaradılışı, insanların sınavını, şeytanın ırkçılığını ve zulmünü bile bile ona yardım etmek başka türlü açıklanacak bir olay değil. Ya ona yardım edince kutsal bir görev yaptığını sanıyor bu çakallar yada bu görevlerinden dolayı cennetin onlara dokunmayacağını sanıyorlar.. Bunu söyleyen bir ayet de var ancak ayetler başka bir yazının konusu olacak..

  Mısır medeniyetindeki piramitler, öbürünün yıldızı, ötekinin inanışı. Toplama Pc gibi, toplama bir felsefe onlarınki.. Her inanış ve sembolü tek tek açıklamayalım nereden geldiği, nasıl taklit edildiğini, Sayfalar yetmez. Ana konuyu anlayalım da..

 Çok böbürlenip görkemli bi şekilde gözümüze sokulan bu siyonizmin aslında ne denli basit bi sistem olduğu ve çözülmesinin de 9 bilinmeyenli denklem olmadığını düşündükçe daha iyi anlıyorsunuzudur.

  Sizden gelenlerde ortak nokta olarak ''artık çok da iplenmiyor'' gibi bişeyler sezdim. Bu konular evet çok da ateşli konuşulmamaya başlandı. Bunun çok sebebi var ama en önemlisi bize ilk bölümleri çok acayip tutan sonradan sonraya saçmalayan Kurtlar Vadisi gibi verdiler konuyu. Herşeyi çözdük dedik rahatladık oturduk..

 Bundan sonra konuşulması gerekenler üçgen, yıldız, sembol cart curt yerine insan psikolojisi olacaktır. Çünkü onların birincil hedefi senin, benim psikolojim.
 Değer yargılarını aşşağılayarak altüst ediyorlar. Atatürkün rakısı, Peygamberin karısı, Vatanın yarısının aslında hiç bizim olmaması gibi boş, zırva konularla beyninizi doldururlar. Siz, tv den izlerken ''hakkaten ha'' dersiniz.

 En değer verdiğiniz konuları tekrar tekrar, bıkmadan al aşşağı etmek için konuşurlar dururlar. Ve geçim sıkıntısı, taksitler, borçlar, yeni çıkan pc oyunları ve telefonlar derdine düşmüş yorgun ve sarhoş beyinler asla ''dur o öyle diil'' demez. Ya dinlerler yada dinlemeseler bile çok fazla sayıda tekrar olduğu için elbet biryerlerden duyarlar. Ve senelerce tekrar edilmiş bir yalan artık yaşamın bir parçası ve doğrusu haline geliverir.

 Bunun en bariz örneği tarih ve bilimdir. Bize öğretilen tarihin büyük bölümü ya eksiktir ya yalandır, kurmacadır. Ancak ortalama bir insan ömrü boyunca aynı tarihi duyduğu için kanıksamıştır. Kafasında bilgiler kemikleşmiştir. Aksine inanmak istemez.

 Mesela günlük hayattaki boş inançlar da siyonist zırvalardan gelmiş palavralardır. Her halde bunları uygulayan insanları gördükçe bi taraflarıyla gülüyorlar.. Yada propoganda güçlerini ölçüyorlardır kimbilir.  Doğuda uygulanan bir batıl olan yada erkeklik sayılan ''hanıma ayak yıkatma'' olayını bilirsiniz. Tuzlu suya daldırılır ayaklar ve masaj yapılır. Gıdıklanır lan adam ne gereksiz bi olay..
 Neyse.. Bu siyonist sistemden hıristiyanlığa sonra da müslüman toplumlara geçmiş eski devirlerden kalma bir taklittir. Boş inanış, uygulama dır.


http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/04/02/papa_ayak_yikadi

 Bu ve buna benzer bir ton uygulama, siyonist felsefenin halklara ve inançlarına attıkları dinamitlerdir. Yozlaştırmadır. Ve eski medeniyetlerden devşirme, taklitlerdir. 

 İstanbullu buse'ye sorsan ıyyy o ne be kıroluuuookk  der.  Haklıdır buse. Ama busenin boş beyni hemen bunu doğu barbarlığı, islam çirkinliği diye birleştirecektir çünkü öyle öğrenmiştir buse. Asla aklını çalıştırıp düşünmez çünkü gerek yoktur. Onun için önceden birileri düşünmüştür bunun iğrenç olduğunu..


 Babildeki sistem de aynıydı şimdiki de aynı. Masasında bir muhasebeci gibi harıl harıl çalışan bir şeytan var. Ancak sadık hizmetkarları onun yükünü hafiflettiler. Onun yerine planları geliştiriyor, uyguluyorlar.
 Bu sistemden çıkış ölümle mümkün. Ancak kafasını çalıştırıp düşünebilenler kazananlar arasında yer alabilecekler.
 

 Sadece market rafında 9.99 liraya gördüğü deterjanı ''buna da 99 lu rakam yazıp bizi kandırıyorlar 10 lira desene şuna ayool'' diyenler diil, her din adamını ''din adamı'' kabul etmeyen, Tv de duyduklarını ''kesinlikle doğru'' aksi iddia edilemez demeyen. Doğru ile yanlışı ayırd edebilen, Doğrunun içne saklanmış yanlışları görebilenler ''O'' insanlar olacaklar.




Bir bilgiyi doğru ve yanlış kaynaklardan teyit eden önyargısız kişi, aradaki farkları görerek doğruya ulaşabilir. Diyorum. Hadi kahveler bitti..






















9 Aralık 2013 Pazartesi

Sembolizm 2


 Selam promili bol, zihni tutsak millet. Bu yazıya sembolizm 2 - batıllar desek daha yerinde olacak, zira sembolizmle harmanlanan batıl inançlar silsilesi gerçeği, siyonist zihniyet için bir mottodur.
 Kafamdan geldiğince batıl inançlara da ağırlık vereceğim. Ve biraz da bu batıl inançların nasıl siyonist felsefeden çıkıp biz sıradan insanların hayatına girdiğini ve ''neden?''lerini konuşacağız. Çayı demleme severim, sallama kibar ingilizlerin işi..

 Yukarıdaki el şekilleri size hareket çekmek isteyen manchester taraftarı tarafından değil, siyonizmin kökeni olarak alınan ''kabbala'' büyü sanatında kullanılan şemadan alıntıdır. Baştaki hareketi hepimiz biliyoruz politikacısından popçusuna kadar her ''ünlendirilmiş'' kişinin ''bende sizdenim nolur beni unutmayın'' işareti. İkinciyi pek çıkaramadım hahah. Peki üçüncüyü gözümüz biyerden çıkarıyormu? Sağdan ikinciyi yani.... Neyse. Kabalaya ve siyonizme göre bu sanattaki her hareket bir anlam ifade eder ve farklı büyüler icra edildiğinde kullanım sırası ve zamanı da farklıdır.

 Büyü olayına kimileri ''yav koca karılar toplanıyor elin saf ev hanımlarından para tırtıklamak için evlere girip saçma ve komik harteketlerle büyü yaptığını söylüyor olay bu'' diye bakabilir. Bu normaldir çünkü bu tezi geçerli kılacak bir ton sahte büyücü - cinci hacı hoca dolu ortalıkta.
 90'lı yıllarda tv'lerde reality show kalıbı altında yapılan moda olmuş programlarda bu olaylar ifşa edilirdi. Elemanın üzerindeki gizli kameralarla hacı hoca evlerinde yapılan ayinler, cin çıkarma ve büyü bozma seansları programları yapılırdı. Bir dönem insanların kafası bunlarla dolduruldu.
 Tabiki bu tip para avcılarının yaptıkları, saçmalıktan öte değildir.

 Ancak olay bununla sınırlı değildir. Bu kadar basit de değildir. Önceki sembolizm yazısında iki melek olan Harut ve Marut'un büyü eğitimini insanlara göstermesini ve eski mısırda büyü işleriyle uğraşılmış olmasından bahsetmiştik. Büyü olayı, eğitimleri, amaçları, sonuçları ile birlikte değiştirilmemiş, orjinal tevrat ve incilde de vardır, Kuran'da da bulunur.
 Kısacası büyü gerçekten vardır, çeşitli amaçlara hizmet eden soyut bir öğretidir ancak iyilik için bile yapılsa yapan da yaptıran da kesinlikle yargılanacak ve cezalandırılacaktır.

 Büyü yapmak demek kişilerin kaderine müdahale etmek demektir. Çalışıp çabalayarak değil, şerefsizce iş yapmak demektir. Ve temelde yaratıcının yolundan saparak bir anlamda ''ben istersem başka yollardan amaçlarıma ulaşırım'' demektir ve bu da baş kaldırmaktır.

 Kabala büyü sanatına felsefelerinin temelini oturtan siyonist yahudiler, dinlerinin peşini de tamamen bırakarak bu sanatla ilgilenmeye başladılar. Eski mısırda köle olarak çalıştırılırken büyücülerden bu uygulamayı gördüler ve kendileri de şu veya bu şekilde bu sanata sahip oldular. Eski mısır döneminde büyücüler bizim Osmanlı'daki saray soytarıları gibi gösterilerde ve toplumu aptallaştırmakta kullanılıyorlardı. Yani büyü ayan beyan yapılıyordu.

 Kabala'da uzmanlaşan yahudiler, bu işte çeşitli ritüller sayesinde farklı bir boyutta yaşayan varlıklar olan cinlerle iletişime geçebilme sırrına da eriştiler. Bizden farklı bir boyut diliminde yaşayan cinler alemi de, hayvanlar, bitkiler alemi gibi bir alemdir. Biz insanlar alemi onlarla iletişime geçemeyiz ve onlar da bizimle iletişime geçemezler. Yani iki varlık aleminin arasında geçiş de yoktur. Ancak Kuran'da da bahsedilen geçiş kapılarını şeytanın yandaşı olan; insan ve cinlerden kötü yola sapmışlar açabiliyorlar.
  Bu sırra belki dönemin büyücülerinin öğretmesiyle, belki kendileri profesyonelleşerek, belki de direkt şeytanın vahyiyle eriştiler. Bu detay çok da önemli değil bana göre.
 Önemli olan siyonist yahudilerin üst mevkide olanları, kabala büyü sanatı ile cinlerle iletişime geçiyor ve onlardan çeşitli bilgiler alabiliyorlar. Kuran'da buna dair birçok delil ve hatta ahiret gününde şeytana tapan insan ve cinlerin Allah'a ; ''bizi dünyaya tekrar gönder de sana iman edelim hatamızı telafi edelim'' türünden yalvarmaları da yer alıyor. Ancak Kuran detayları başka bir yazının konusu olacak.

 Mason sisteminde sisteme ilk giren çıraklar ve hatta yüksek dereceli kalfaların dahi kabaladan haberi olmazdı. (Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü bana göre aktif masonluk bitmiştir) Sadece en tepedeki üç kişi, Master'li Grande'li Ultramega'lı ünvanları olan büyük ustalar bu ''sır''a vakıflardı.
 Masonluğun üzerine basa basa ''büyük sır'' dediği, Siyonizmin üzerine basa basa ''ışık'' diye bahsettiği kabala büyü sanatıdır.
 Tabi onların en büyüğü ve ışığı luciferdir.


Peki bu büyü sanatı ve dünya üzerindeki ekonomik-siyasi-politik-askeri v.b. sistemlere egemen olmaları yeterlimi? Yeterliyse neden hala istediklerini hemen yapmıyorlar.

 Büyü sanatı tek başına onlar için yeterli değil çünkü inançlarında iman seviyesine gelmek zorundaydılar. Öncelikle şunu anlayalım siyonistler yaptıkları herşeyi mutlak bir sisteme ve belgelerle yazılı kurallara göre yapmıyorlar. Bu kuralları ve belgeleri zaten kendileri yazıyorlar. Bir kısmını iletişimde oldukları varlıkların söylencelerinden, bir kısmını da kaba etlerinden. Evet hakkaten kaba etlerinden, kaynak kıçları yani.

 Hadi len ordan derseniz haklısınız ancak şimdi meseleye dibinden bakalım. Bu kabala sanatını eski mısır büyücüleri, ondan daha eski olan babil krallığı zamanından elde ettiler. Babil mısırdan çok daha eski bir medeniyet ve tıpkı mısır gibi yerle bir olmuş, ancak hükümdarlığı boyunca bilim-ilim-eğitim gibi konularda fazlaca ilerlemiş refah düzeyi çok yüksek bir medeniyetti. Ve mısır hükümdarları firavunlar gibi babil hükümdarları da yaratıcıya inanmıyor, inanmamakla kalmayıp yaratıcıyı delicesine merak etseler de kendilerince kafa tutuyorlardı.
 Babil kulesini kral Nimrod, mimar Hamann'a inşaa etmesini söyler. İnanmasa da ''yukarı çıkıp Tanrı varmı diye bakacağım''. Der.

 Yaratana inanmamak ve kafa tutmak her medeniyette varolan bir olaydır. Ve mısırlı büyücüler büyü sanatını da babilden kalma yöntem, belge ve tekniklerle öğrenmişlerdir.
 Ve bu sanata ait sembol, şekil, aritmetik hesaplamaları da günlük hayatta kullanmak ve hatta popüler kültüre yayarak tüm insanların bu sembolleri kullanmalarını sağlamak siyonizm için bir ritüel, hatta iman ettikleri Lucy'e övgüdür. (BMW'ye modifikasyon ve tasarımlar yapan, Alman modifiye şirketi HAMANN'a selamlar)

 Yaratan'ı inkar etmek, şeytanın yolunda ilerlemek ve hatta şeytana iman seviyesine gelmek tüm medeniyetlerin sonunda kaderi olmuştur. Ancak her medeniyet bütünüyle bu yola sapmamıştır.
Bu konunun ayrıntılarına yine geliriz ancak Kuran'da bu konu ile ilgili nüanslar da vardır. Konuya Kuran'ı konu alan bir başka yazıda devam edeceğim.

 Biz inançları gereği sembol ve batıl inanca boğulmuş bu saykodelik insanlardan devam edelim.
 Her medeniyette sistem ve gizlilik aynıydı. İnsanların birçoğunu yoldan saptırmayı amaçlamış olan iblis hıyarının amaçları doğrultusunda yaptığı teknikler de aynıydı.

 Her medeniyette o medeniyete uygun bir sistem kur (şimdiki siyonizm) - insanları bu sisteme üye olmaları için şirin gösteren anektodlar ekle (para, şöhret..) - ''bizim amacımız kardeşlik ideali,  demokrasi!'' şeklide laflarla diğer insanlara pazarlamasını yap - tüm insani sistemlere nüfuz et - toplumları aptallaştır, paraya köpek yap - sistemi kemikleştirince tüm sisteme Allah'ı inkar ettir ve ifşa ol. Diğerlerinden de bu yüce, şöhretli, paralı sisteme özenenler otomatik olarak inkarcı olsun.
 Cehenneme bir, iki... Tebrikler lucy! Yanında yanacak bir ton gafil topladın. Aferim good boy..

 Sistem hep aynıydı. Küfürde zirve yaptığı an o medeniyet sel, kasırga, deprem v.b. sebeplerle yok oldu gitti. Ve lucy mesaiye baştan başladı. Her medeniyete kendine özgü ve kültürüne uygun yaklaştı. Aklı sıra akıllıca oynadı. Ancak ona uymayanlar uyanlara bedeldir.



 Medeniyetlerdir şeytana tapanlar ona uymak ve uyduğunu belli etmek için gizli yada ayan beyan semboller hurafeler ve batıl (boş) inançlar türettiler. İlk başlarda gizlenmesi gereken bu teknik ve öğretiler daha sonraları günyüzüne çıkmalı ve insanların önüne serilmeliydi. Bu;

 -Biz nelere gücü yetenleriz, bakın!
 -Biz o kadar büyüdük ki bakın heryerdeyiz
 -Bizler mutlak doğruyuz. Siz bize tabi olacaksınız
 -Açlık, kıtlık, savaş gibi felaketlerden bize sığınacaksınız
 -Her türlü yardımı bizden dileneceksiniz
 -Yaşamanız bile bizim sayemizdedir
 -İstediğimizi yapmaya gücümüz yeter

 Gibi psikolojiler doğurur. Kimi insan bu ve buna benzer sebeplerden kayıtsız şartsız karşı taraftan yana olur kimisi de duruşunu bozmaz.
 Onların en büyük silahlarından biri de korkudur ve bu korkuyu yaymanın da en büyük kaynağı sistemi bir yere kadar açık etmek olacaktı. Onlar sistemi kontrollü bir şekilde açık ettiler ve bir korku bulutu oluşturmayı başardılar. ''Hadi len olurmu öyle şey, siz korkun diye yapıyollar işte'' diyen boşboğazların bile içinde, derinlerde biryere korku bombasını saldılar.

Bu konuyla ilgilenenlerin; Birleşmiş Milletler - Nato - CFR - Unicef  v.b. ''birleşme''yi çağırıştıran ve çeşitli milletlerin yöneticilerinin birleşerek oluşturdukları kuruluşların neye hizmet ettiğini ve neyin provası olduklarını bilmeleri gerekir. Dünya'da bir tek dünya devleti ve doğal olarak tek dünya hükümeti kurulma sevdası, siyonistlerin devlet kurma (israil) sevdasından daha yüksektir. Çünkü bu daha geniş zamana yayılmış bir planın mükemmel işlemesi ve çeşitli basamaklardan geçmesiyle mümkündür.

 Bu tür ''birleşme'' uygulamaları, tek hükümetten dünyaya hükmetmek, tek merkezden kontrol ve o kontrolü de iman ettikleri iblis'e devretmek hayattaki yegane amaçlarıdır. ''isa gelecek ona hazırlanıyoruz, yaratık çıkacak o yönetimi devralacak, uzaylılar yönetecek'' gibi zırvalar safsatadır. Hedef şaşırtmadır.

 Birleşerek uyguladıkları bu oyunların ardında bir batıl uygulama vardır. İnsanları Yaratan'dan çekip iblisten medet umar hale getirmek. İblisin yani şeytanın dünya üzerindeki uygulayıcıları olarak insanları kendilerinden fayda beklemeye mecbur etmek onların varolduklarından beri istedikleri ve uygulamaya koydukları en büyük amaçlarından biridir.








 Bunlar Uluslararası sağlık örgütü ve zamazingolarının logoları. Ortadakini tüm ambulans ve sağlık kuruluşlarında görebilirsiniz. Peki ben neden hepsinde altı köşeli siyon yıldızını görüyorum? Ben paranoyakmıyım? Yoksa altı köşeyi birleştirince siyon yıldızını mı elde ediyoruz ? Yılanla sembolize edilen ney? Diye sorsak bir sağlıkçı kendine öğretilen ''hastalıkları sembolize ediyor ve bizde onlarla mücadele bıtbıtbıt'' kalıbını söyler. Ancak yılan siyonizmin ta kendisidir. Bu konu üretilmiş hastalıklara kadar gider ancak benim anlatmak istediğim sadece kendilerinden medet ummak ortamını sağlayana kadar amaçladıkları sistemi geliştirecekleridir. (Polis logosundan bahsetmiyorum artık..)

 Fazla karamsar olmaya da gerek yok çünkü bu sistem korku temeline dayanır. Ne kadar insanı korkuturlarsa o kadarını kendi saflarına çekmişler demektir. Oysaki onlar korkmayan insan potansiyelinden ölesiye korkmaktadır.

 Biraz daha kişisele inerek kendi hayatımızdan bahsedersek eğer yeni aldığınız arabaya, evinize taktığınız nazar boncuğu batıl inançtır ve hatta şirktir. Çünkü Yaratandan değil, o boncuğun sağlayacağı dandirikten faydaya %2 oranında olsa da bel bağlarsınız, güvenirsiniz. İçerisinde gerçekten Kurandan ayet de yazsa cevşen de batıl inanç ve şirktir. Daha doğrusu insanı şirke götürür. Ayetler açıp okumak, anlamak için indirilmiştir. Paketleyip biryere asmak, katlayıp kapatmak için değil. Bunlar bizim dini inançlarımıza sokulan boş batıl inanç örneklerinin en büyükleridir.
 Evlere tablo gibi duaların çerçevetilip asılması da, araçlara karınca dualarının konulması da batıl inançlardır. Çünkü bunların ruhani güçleri olduğu ve sizi koruyacağına inanabilirsiniz. Put'lara tapan putperestler de kendi yaptıkları heykellerde ruh olduğuna ve onları koruduklarına inanıyorlardı.
 Ne kadar benziyor değilmi? Ayetler ve Kuran, okunur. Anlaşılır ve hayata uygulanır. Oraya buraya asılmaz.

Cisminden değil fikrinden fayda olur.

 Bu tür çabaların yanında sol ayakla eve girmek, dili ısırmak, tahtaya vurmak, evlenirken testi kırmak, cart curt bu tür bütün yan batıllar da din içine yerleştirilmiş asıl batılların destekçileri, hatırlatıcıları, legalleştiricileridir.

 Siyonist felsefe taraftarları masonluktaki kan ritüeli, küçük kız kurban etme ritüeli ve daha birçoklarını.. Ve ayrıca popüler kültürdeki batıllar, sembol ve şekilleri tapındıkları lucifer'a olan bağlılıklarını göstermek için yaparlar. Ve bu günümüzde yavaş yavaş gövde gösterisine de dönüşmüştür.












           
                               Yukarıda gördüğünüz logolar Amerikan Keşif Ofisi (NRO) 'ya aittir. 
                              

 NRO (National Reconnaissannce Office)  Amerikanın direk savunma bakanlığına bağlı bir ofisidir. NASA'ya nazaran daha egzantirik işler yapan bu abiler gerçekten değişik kişilerdir.

 NRO her yaptığı keşif (!) ve görev için farklı logolar yapar. Neredeyse her yaptığı işe ayrı logo tasarlar ve bu logolardan birkaçını görmek bile haklarında fazlaca bilgi veriyor. Dikkat ettiyseniz böbürlenmeli, asmalı kesmeli laflar yanında canavarlı figürler ve Novus Ordo Seclorum benzeri latin kökenli cümleler yer almakta. Burada edebiyat parçalayıp bunları çözümlemeyecez ancak hepsi ''taparım bana mal ve hükümet verene'' gibi laflar içeriyor emin olun. Elinde balta tutan ilah dayının tek gözü olmasından başka kemerinde iç içe geçmiş 666'yı da gözden kaçırmamak gerek. Bir logoda ''gecelerin hakimi biziz'' yazıyor birinde baykuş gözleri falan filan.. Sembolizmi anladık.

 Siyonist batılların, sembolizmin ve numerolojinin köküne kadar kullanıldığı en güçlü alanlardan birisi bu NRO kurumu o yüzden hep dikkatimi çekmiştir. Mesela üretilen uzay mekiklerinden birinin adı KH9 Hexagon (altıgen) dir.

 Nasa ve aslında uygulayıcı kurum olan NRO, 4 Nisan 1983'de Challenger adlı uzay mekiğini üretirler. Bu mekik 9 uçuş yapar ve  28 ocak 1986'da 10. uçuşunda havada inflak etmiştir.
 Şimdi bu patlamayı ben ne ''Allah istedi patlattı'' tarzı kafatasçı ezberi şeklinde yorumlarım,
 Nede ''Kendileri kontrollü bir şekilde patlattı çünkü bu da bir tür numerolojik ritüeldir. 10. uçuş Tanrıya atfettikleri 10 rakamından bağlantıdır'' şeklinde ergen illucu bakış açısıyla değerlendiririm.
 Benim sorguladığım şey ''neden'' sorusudur.

 Challenger ne demektir ve neden bir uzay mekiğine isim yapılır? Bildiğin translate'e yazdım:


Meydan okumak. Uzay gemisiyle. Neye?

Bilime?
Teknolojiye?
İnsanlara?
Rusya'ya?

 İlk etapta benim aklıma bu ihtimaller geldi. Yazının başında girizgahını yaptığımız ortalarında geliştirdiğimiz ana fikir, siyonizmin Yaratan'a kafa tuttuğu gerçeğiydi. Hatırlarsanız sembolizmin ilk yazısında da bu yazıda da bahsettiğim her medeniyetin yoldan çıkarılıp bu yola itildiği idi.

 Gökyüzüne uzanan bir kule yapan Babil medeniyetindeki insanlar ve mimardan, ve o kulenin ne amaçla yapıldığından bahsettik.
 Kule Allah'ın yanına gidip onun varlığını görmek, hatta onunla konuşmak merakı olan egosu yüksek kralın amacına hizmet edecekti. Aslında bu onun değil, bu fikri onun kafasına sokan iblisin işiydi ve her yoldan çıkış aslında ona hizmet eder.

Uzay araştırmaları ve insanlığa hizmet eden dünya dışı araştırmalara saygı duyarız. Ancak sen uzaya fırlattığın ve uzayda neye hizmet ettiğini asla tamamen açıklamadığın mekiğe ''Meydan okuyan'' ismi takarsan ben bunda ''art niyet var.'' derim hacı.

 Kafa tutuyorum diyip babillilerin yapamadığını atmosfer dışına çıkarak ''araştıracaksın''(!)
 Her logo ve armana amacını ve tapındığını şimdiye kadarki tüm sembollerinle kazıyacaksın.
 Sonra ''biz bunu insanlık için yapıyoruz.''
 Bilgisayarlar da sadece yararlı olmak ve hayatı kolaylaştırmak için üretiliyorlar değilmi? Porno furyası, medya pompası, yozlaşma kaynağı değiller yani.. Evvet tabiki.

 Challenger mekiği patlayınca ardından üretilen mekiğin ismine gelelim. ''Endeavour''

                                   Ha gayret ameleler bi kat daha çıkın kuleyi. Taşlarla harcı iyice tutturun..


  Kuran'da siyonizmin bir millet gibi olduğu, küfürde sınır tanımadığı söyleniyor. Bazı insanlar bu ''küfür''ü ''yapılan planlar, çabalar'' olarak algılar. Evet bu anlama da gelir ancak gerçek anlamıyla da kullanılmıştır ''küfür''. Şeytana tapanlar Allah'ın varlığını bile bile küfür etmektedir.

 İsrail'in anlamını bilmeyen kaldmı?

 İsra: Güç yetiren, baş edebilen
 El:   Allah'a


 (ibranicede)