25 Aralık 2013 Çarşamba

made in china




 Selamlar başı dönen insan topluluğu. Az kahve içelim belki ayılırız..

 Kafam patlayacak düşünmekten. Ama sonunda cevaplara ulaşılacak olan her düşünce değerlidir.
 Bu biraz sesli düşünme olacak. Konuşacağım bır bır ve birlikte öyleyken böyle diyeceğiz.

  Kız arkadaşıyla uğraşan, onun söylediklerini onaylamayıp, ondan ayrılmayı da göze alamadığı için ortayolcu davranışını bırakamayan berkecan gibiyiz. Ayrılsa, ''eeh yeter lan defol hayatımdan'' dese başka kız bulamayacağını sanan... Kendine güvensiz ama içinde de bi erkeklik gururu kırıntısı olan tipler gibi. Erkekmiyiz karı ağızlımı belli değil.
 Bu konuları bilip, mantık süzgecinden geçirip yinede ''elimden ne gelir benim yeaah'' diyoruz. Karı kızar bişey yaparsak.

 Welcome to Hanımköy..

 Ama meselaye tepeden bakarsak karşımızdaki bu kendini elit sanan zümre (topluluk) daha hanımköy be arkadaşlar. Hakkaten öyle. Geçen yazılarda bu işin ''medeniyetler boyunca tekrar eden bir uygulama'' olduğuyla ilgili konuşmuştuk. Hemde medeniyetlerce tekrar eden bir taklit söz konusu.

 Bizim bildiğimiz tarihte eski eykeliler - lut - babil ve mısır medeniyetlerinden gelen öğreti, şekil, şemal, sembol taklitleri ve kendilerine uyarlayıp acayip ulvi anlamlar yüklemeleri ve inanmaları. Kendi uydurdukları sanı'lara inanmaları hep bir taklit üzerine kurdukları kuralları ve uygulamaları da bunu gösteriyor. Onlar sanıyorlar.

 İnsanların gözüne de soksanız sistemi, anlamzlar. Anlamak istemezler. Üstlerinde meşru olmayan bir sistemin varlığını görmek istemezler. Onlara tv den gösterilen kontrol mekanizmalarına inanırlar. Polis bunun için somut örnektir. Onun otoritesini tanır, soyut bir sistemin varlığına inanmak istemezler.

 Bu siyonist sistem, medeniyetler boyunca şekil değiştirerek insanların üzerinde zulüm ve baskı düzeni oluşturmak için çeşitli materyal - öğreti - sembol gibi araç gereçlerini ustalıkla kullandı. Bu gereçlerin büyük çoğunluğunu etrafından gördüğü olaylardan yada iş ve oluşlardan taklit etmiştir.

 Siyonist batıl inançlarda, ''teslis inancı'' (üçleme) vardır. Hemen her sayısal yada sembolik aracı üçler yada üçün katlarına göre yaparlar. 
 Lucy'nin 666 ismi - masonik sistem basamaklarının 33 adet oluşu ve daha bir ton zırva üçleme hastalığından ötürüdür.

 Ve bu topluluk İslam dinine de bu batıl inançlarından serpiştirdiler. İslam kültürü ve inanışlarına uyarlayarak tabiki.  ''Allah'ın hakkı üçtür'' diye bir zırva vardır. Ticarette, günlük hayatta söylenir bu. Nereden aklımıza gelir kim söylemiştir ilk olarak bilemeyiz. İlkokulda da öğretmediler nereden bilinçaltımıza kazınmış anlayamayız.

 Allah'ın bir konuda bir hakkı olduğunu, onun yarattığı insan nasıl söyleyebilir. Bu yargıyı insan nasıl verebilir? En önemlisi Yaradan'ın nasıl birşey hakkında sınırlı hakkı olur? Neden üç olduğunun hiç önemi yok.
 Bu lafı söylemek bile başlı başına küfürdür. Asiliktir. Ama sıradan bir Anadolu insanı bunu bilmez. Bilmeden söyler. İmanı kuvvetlidir aslında ama bilemez. Ve akıl erdiremez söylerken.

 Demek ki ''yav ben kimim ki beni Yaradan'a hak belirtiyorum. Yargıda bulunuyorum.. Söylediğim şey yanlış olmalı''  O saf anadolu insanı (yada dünyanın herhangi bir yerindeki saf, temiz kalpli ama cahil insan)  Allah'a ''Tanrı'' dendiğinde ''Tanrı değil Allah!!!''  der. Nedenini düşünmeden der. Önceden ezberlediği ve düşünce kütüphanesindeki raflara koyduğu hazır düşünceyi, üzerine hiçbirşey koymadan ''upgrade'' etmeden der..

 Tanrı kelimesinin öz Türkçe'den geldiğini, gökTanrı'dan geldiğini, kendi kültürüne daha yakın olduğunu düşünmeden, sadece Tv'deki amerikan filmlerinde Allah'tan bahsedilirken sürekli ''Tanrı'' dendiği için ''hıristiyanlarınki Tanrı biz müslümanız ve bizim farkımız olmalı Allah'tır bizim söyleyişimiz biz üstünüz onlardan, onlar pis'' diye düşünür ve otomatik olarak Tanrı denmemeli der.

 Bu Tv neymiş arkadaş etkilere bak. Asır geçse kafadan silinmez bunlar..

 Ben ''Siyonist sistem'' derken sadece günümüzde masonluğu kuran, israili devlet yapan, savaşlar çıkarıp bitiren, küresel topluluğu ve gücü kastetmiyorum. Bin yıllar önceden beri varolan bu şeytan planının uygulayıcılarını ve düşünürlerini kastediyorum.
 Yani insanoğlunun Dünya'da yaşamına başladığı andan itibaren yürürlükte olan şeytanın büyük planının tamamını.

 Belki Eykeliler-Babilliler siyonizm değilde baalizm diyordu bunun önemi yok. Kafa aynı kafa. İnsanlar yozlaşmalı ve iyi güzel yoldan, sapkınlık, ahlaksızlık, yozlaşmışlık.... yoluna girmeli.

 Bunu uygulayan şeytan, baphomet, lucifer her ne boksa (Blogda küfür etmemeye özen gösteriyorum ama lucy' ye dayanamam) insanların zayıf noktalarını biliyordu ve hep oraları hedefledi. Para, makam, şöhret, zenginlik, mal mülk, beğenilmek v.b. gibi hırslar biz aciz ve küçük kafalı insanların  Dünya üzerinde isteyip durduğu saçma sapan materyallerdir.

 Bunu adı gibi bilen şeytanımız, sistemi ezelden beri bunların değerli olması temeli üzerine kurdu.
 Bu gibi hırsların ulaşılamaz bir yükseklikte olduğu, ulaşmak için çok çalışmak gerektiği, bunlara ulaşınca mükemmel bir zevkle mutlu olunacağı fikri doğduğumuzdan beri kafamıza görünmez bir balyozla vurulmaktadır.
  Hanginiz yeni aldığınız ultra mega mükemmel telefonunuzla 2 saatten falza mutlu oldunuz? Yada o yaşadığınız tam anlamıyla mutlulukmuydu?

Allah'ın 99 ismi vardır. Hepsini bilmiyorum tabiki ancak bunu baphomete taklit eden siyonistler de ona bir ton isimle seslenmektedir. Lucy, bophomet, ışık getiren, ekmek götüren, ebesinin bale papucu..

 Şimdi ben böyle dalga geçiyorum diye ''eeeh bu ne lan ortaokul muhabbeti'' diyecekler çıkabilir. Sevgili arkadaşım bu konular 11 eylülden sonra çıktı ortaya, popüler oldu. Ben Özal suikastinden beri araştırıyorum sıyıracam kafayı. Ayrıca hiç de ağzımı eyip boynuna fular takan ılık ''Aydın''lar gibi ''Eeeööh şimdi tapınak şovalyeleri kitabı bulunca bakmışlar ki asırlık kadim gizemleri buldular, bunun üzerine şaraplarını içip kutlama yaptılar ve bu sistem onların miras kavgasından ibarettirreeeööhh'' şeklinde konuşamam.

 Bu bilgelik taslamaktır, yanlışı doğru diye vermektir. Siz bakmayın Tv deki masa etrafındaki oturum  programlarına.  (Ayrıca ''düğünümüze siz de davetlisiniz.'' tadındaki güzel temenniler içeren maillerinize teşekkürü bir borç bilirim efenim :))

 Bu şeytana bir ton isimle övgüler yağdıran siyonist kafadaki kişilerin Allah'ın isimlerinin ona övgü olduğunu bilmesi (Allah'ın her bir ismi bir anlam içerir örneğin Tek güç sahibi, akıl dağıtan, kudretli, istediğini anında yapabilen.. gibi) Ve iman ederek tapındıkları şeytana da bu övgülere benzer övgülerle seslenmek istemelerindendir. Yani birebir taklittir.

 Apple elmasının ısırılmış olması ve logonun bir elma olmasının sebebi de ilk insanlar Adem ve Havvanın olayıdır. Bilmeyenler varsa özet geçelim. Bu çiftimiz yaratıldıktan sonra cennette gezerlerken Allah :

 ''Siz yaratılmış olanların en mükemmelisiniz. Siz, özgür birer akıl sahibisiniz ancak size sadece şuradaki elma ağacına dokunmayı yasakladım. Ne yaparsanız yapın ona dokunmayın'' der.
 Bu daha önce insanlara ırkçılık yapmış ve Allah'a karşı gelmiş olan şeytanın sözlerine karşılık Allah'ın insanları test etmek istemesidir.

 Şeytan, daha önce Adem yaratılmışken meleklerin hepsinin önünde eğilmesi sonucu eğilmemiştir ve ''ben insandan daha üstün ve mükemmelim'' demiştir. Bunun üzerine dünyaya kovulmuştur. Ve insandan, kendisine verilen bu cezadan ötürü intikam almak istemektedir.

 Adem kendi halinde gezerken şeytan Havva'ya görünür. Artık melek gibimi göründü bir hayvan gibimi bilemiyorum. (Cinler insanlara çeşitli şekillerde görünebilirler.) Havva'ya; ''Allah'ın şu ağacın elmasından yemenizi istememesi, o ağacın elmasının sihirli olmasından ve ölümsüzlük vermesinden ötürüdür. Yiyin ve ölümsüz olun. Bunu istemezmisiniz?'' diyen gavat lucy, Havva'yı kandırmıştır. Havva da elmayı alıp bir ısırık aldıktan sonra Adem'i yemesi için ikna etmiş ve kandırmıştır.  (Gördünüzmü yazının başındaki Hanımköy durumunu?)

 Sırf bu sebeptendir ki bence kadınlar daha çok kandırılmaktadır. Her mağazanın giriş katları kadınlara ayrılır. Daha kolay ikna edilirler. Bir ton pazarlama satış faaliyeti onlara odaklıdır. Ve cinsel obje yapılmaları da çok kolaydır. Kadınlar canımız ciğerimiz ama içinde şeytanlık olanla işimiz olmaz hacı. (onlar büyüyünce şen dul oluyor zaten)

 Apple, logosunda insanın ilk enayiliğini belgeleyen meyveyi resmetmiştir. Onların batıl inanışlarına göre bu elmalı ürünlerden her alan bu günaha ortak olmakta ve şeytanın kandırma yöntemine bir nebzede olsa başarı eklemektedirler. Evet gerçekten bu derece hasta düşünen tipler..

  Logosunda 666 olan markalar, yada herhangi bir siyonist sembolü kendine marka yapmış tüm şirketler kar oranlarıyla övünür. Elbette her şirket övünür ancak bunların övünmesi biraz daha farklı.

 Her siyonist kontrol ettiği mekanizmayla şeytanın planına hizmet ettiğini bilir ve buna olan sadık hizmetinden gurur duyar. Peki bu herifler bütün bu planı biliyorsa ve bile bile yapıyorsa nasıl kandırıldılar? Onlar ne ikna etti?

 Para, mal, mülk, söhret v.b. olmamalı çünkü bunların dünyadaki değersizliğini onların da bilmesi gerekiyor çünkü bütün hikayeyi biliyorlar.
 Arkadaşım dedelerden gelen bir gelenekten bahsediyorum. Çoğu yahudi ve bütün siyonistler dedelerinden gelen mirasları büyütür, asla yemez, az yer, az içer, bir elbiseyi incelinceye kadar giyerler (Rockafellerin resimlerini aratın ve üstüne başına dikkat edin. Takımları eskidir.)
Ve dişlerinden tırnaklarından arttırıp biriktirdikleri bu serveti Dünya'yı kontrol edecek şirketler açmaya, yöneticileri ve toprakları satın almaya, ve en sonunda büyük israile yatırım amacıyla yaparlar. Bu denli nesilden nesile aktarılan bir öğreti ve şeytana iman etme seviyesindeki tapınmak bu nasıl bir ikna ile mümkün?

 90'lı yılların ortalarında reality show'lar türemişti haber programları çıkmıştı. Şarlatan hacı - hoca haberleri ve programları almış yürümüştü. Bu hocalar bişeyler karaladıkları ve üfürdükleri kağıtlarla onun bunun karısına kızına üfürüyorlardı. Kağıtlar cennetten tapuydu. Arsa satarak yüzlerce mürid topladılar. Ve hatta kendi karısını kızını bu iğrenç adamların eline teslim eden, kilitli kapılar ardına kendi elleriyle bırakan adamlar, analar vardı.

 Bu hocalar bu iğrenç işi ''cennetten tapu'' zırvasıyla çok iyi başardılar. İnsanlar o kadar ikna oldu ki bu fikre, kendi elleriyle karılarını kızlarını vermekten hiç çekinmediler. Ve hocaya duydukları ''saygı''
yüzünden ''hocam ne yapıyorsun içerde bizim hanımla?'' diye sormadılar bile.
 İnsanoğlu acizdir. Cahildir.

 Benim aklıma bu yazılı anlaşmanın çok daha abartılısı, görkemlisi, jan janlısı geliyor. Filmelerde, şarkılarda ''ruhunu şeytana satmak'' lafını duyarız bazen. Siyonistlerin şeytanla yaptıkları bu denli saçma bir anlaşma var.

 Yaradılışı, insanların sınavını, şeytanın ırkçılığını ve zulmünü bile bile ona yardım etmek başka türlü açıklanacak bir olay değil. Ya ona yardım edince kutsal bir görev yaptığını sanıyor bu çakallar yada bu görevlerinden dolayı cennetin onlara dokunmayacağını sanıyorlar.. Bunu söyleyen bir ayet de var ancak ayetler başka bir yazının konusu olacak..

  Mısır medeniyetindeki piramitler, öbürünün yıldızı, ötekinin inanışı. Toplama Pc gibi, toplama bir felsefe onlarınki.. Her inanış ve sembolü tek tek açıklamayalım nereden geldiği, nasıl taklit edildiğini, Sayfalar yetmez. Ana konuyu anlayalım da..

 Çok böbürlenip görkemli bi şekilde gözümüze sokulan bu siyonizmin aslında ne denli basit bi sistem olduğu ve çözülmesinin de 9 bilinmeyenli denklem olmadığını düşündükçe daha iyi anlıyorsunuzudur.

  Sizden gelenlerde ortak nokta olarak ''artık çok da iplenmiyor'' gibi bişeyler sezdim. Bu konular evet çok da ateşli konuşulmamaya başlandı. Bunun çok sebebi var ama en önemlisi bize ilk bölümleri çok acayip tutan sonradan sonraya saçmalayan Kurtlar Vadisi gibi verdiler konuyu. Herşeyi çözdük dedik rahatladık oturduk..

 Bundan sonra konuşulması gerekenler üçgen, yıldız, sembol cart curt yerine insan psikolojisi olacaktır. Çünkü onların birincil hedefi senin, benim psikolojim.
 Değer yargılarını aşşağılayarak altüst ediyorlar. Atatürkün rakısı, Peygamberin karısı, Vatanın yarısının aslında hiç bizim olmaması gibi boş, zırva konularla beyninizi doldururlar. Siz, tv den izlerken ''hakkaten ha'' dersiniz.

 En değer verdiğiniz konuları tekrar tekrar, bıkmadan al aşşağı etmek için konuşurlar dururlar. Ve geçim sıkıntısı, taksitler, borçlar, yeni çıkan pc oyunları ve telefonlar derdine düşmüş yorgun ve sarhoş beyinler asla ''dur o öyle diil'' demez. Ya dinlerler yada dinlemeseler bile çok fazla sayıda tekrar olduğu için elbet biryerlerden duyarlar. Ve senelerce tekrar edilmiş bir yalan artık yaşamın bir parçası ve doğrusu haline geliverir.

 Bunun en bariz örneği tarih ve bilimdir. Bize öğretilen tarihin büyük bölümü ya eksiktir ya yalandır, kurmacadır. Ancak ortalama bir insan ömrü boyunca aynı tarihi duyduğu için kanıksamıştır. Kafasında bilgiler kemikleşmiştir. Aksine inanmak istemez.

 Mesela günlük hayattaki boş inançlar da siyonist zırvalardan gelmiş palavralardır. Her halde bunları uygulayan insanları gördükçe bi taraflarıyla gülüyorlar.. Yada propoganda güçlerini ölçüyorlardır kimbilir.  Doğuda uygulanan bir batıl olan yada erkeklik sayılan ''hanıma ayak yıkatma'' olayını bilirsiniz. Tuzlu suya daldırılır ayaklar ve masaj yapılır. Gıdıklanır lan adam ne gereksiz bi olay..
 Neyse.. Bu siyonist sistemden hıristiyanlığa sonra da müslüman toplumlara geçmiş eski devirlerden kalma bir taklittir. Boş inanış, uygulama dır.


http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/04/02/papa_ayak_yikadi

 Bu ve buna benzer bir ton uygulama, siyonist felsefenin halklara ve inançlarına attıkları dinamitlerdir. Yozlaştırmadır. Ve eski medeniyetlerden devşirme, taklitlerdir. 

 İstanbullu buse'ye sorsan ıyyy o ne be kıroluuuookk  der.  Haklıdır buse. Ama busenin boş beyni hemen bunu doğu barbarlığı, islam çirkinliği diye birleştirecektir çünkü öyle öğrenmiştir buse. Asla aklını çalıştırıp düşünmez çünkü gerek yoktur. Onun için önceden birileri düşünmüştür bunun iğrenç olduğunu..


 Babildeki sistem de aynıydı şimdiki de aynı. Masasında bir muhasebeci gibi harıl harıl çalışan bir şeytan var. Ancak sadık hizmetkarları onun yükünü hafiflettiler. Onun yerine planları geliştiriyor, uyguluyorlar.
 Bu sistemden çıkış ölümle mümkün. Ancak kafasını çalıştırıp düşünebilenler kazananlar arasında yer alabilecekler.
 

 Sadece market rafında 9.99 liraya gördüğü deterjanı ''buna da 99 lu rakam yazıp bizi kandırıyorlar 10 lira desene şuna ayool'' diyenler diil, her din adamını ''din adamı'' kabul etmeyen, Tv de duyduklarını ''kesinlikle doğru'' aksi iddia edilemez demeyen. Doğru ile yanlışı ayırd edebilen, Doğrunun içne saklanmış yanlışları görebilenler ''O'' insanlar olacaklar.




Bir bilgiyi doğru ve yanlış kaynaklardan teyit eden önyargısız kişi, aradaki farkları görerek doğruya ulaşabilir. Diyorum. Hadi kahveler bitti..






















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ayıkıyormusun?